Anadolu sadeliği ise daha çok ustalık ve doğallık odaklı bir anlayışa dayanıyor. Ceviz, kestane, meşe ve çam gibi yerli ve karakterli ağaçlar kullanılıyor. Bu ağaçların damar yapısı ve ton geçişleri, her ürünü birbirinden farklı kılıyor. Tasarımlar daha sıcak, yerel ve yaşanmışlık hissi taşıyor. El işçiliği burada büyük önem taşıyor. Freze, oyma ve geçme gibi geleneksel marangozluk teknikleri ile mobilyalara hem sağlamlık hem de zanaat değeri kazandırılıyor. Bu da ürünü zaman içinde daha da değerli hale getiriyor.
İskandinav yaklaşımı, şehirde sade ve düzenli yaşamı tercih eden kullanıcılar için uygun olabilir. Hafiflik, fonksiyonellik ve nötr renk arayanlar bu stilden memnun kalabilir. Anadolu tarzı ise doğallık, el emeği ve zamanla güzelleşen yüzeyler isteyenler için daha anlamlı bir seçenektir. Bu mobilyalar sadece birer eşya değil, aynı zamanda geçmişten gelen birikimin ve zanaatin ürünü olarak değerlendirilebilir.